Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TERS AKINTILAR ZAMANI -Peter M. Senge

Resim
     TERS AKINTILAR ZAMANI      -Peter M.Senge            30 Kasım 2021 tarihinde, akşam üstü internette bir saat kadar zaman ayırabileceğim bir okuma notu ararken karşıma Peter . Senge'nin Öğrenen Organizasyon' başlıklı bir alıntısı çıktı. Coşkun Can Aktan yazmış.       Zihnimi bir yokladım, yazarı tanıyordum. 27 Nisan 2017 tarihinde 2 numaralı defterimin 358. sayfasında, Senge'nin 'Beşinci Disiplin' adlı kitabından alıntılarım olmuş. Öncelikle kendi alıntılarımı aşağıya aktaracağım.  1-"İşlerin ve endüstriyel gelişimin küreselleşmesi bir çokları için yaşam standardını maddi açıdan geliştirmiş olsa da, toplum ve çevrenin sürdürülebilirliğine ilişkin bazı yan etkiler de yarattı. Çoğu durumda finansal sermayenin üretilmesi toplumsal ve doğal sermayelerin yok edilmesine mal oldu." 2-"Kültürlerin karşı karşıya gelişiyle, ötekilerden öğrenme ve üretken bir kültürlerarası diyalog geleceğe yönelik umutların artmasına yol açıyor. Farklı yerlerdeki gençler da

DOLANIP DURMAK...

Resim
                                                                   DOLANIP DURMAK...         'Zaman algısı ve huzur' ilişkisini anlamak istiyorum.       Bu konuyu kafamda biraz gezdirmem gerek. Bir masaya oturup bir fincan Türk Kahvesi yudumlarken, köpüğü içime çekip, mis gibi kokusu burnumda, sıcak yudum boğazımdan mideme mutlu hislerle inerken, bir an zamanın durduğunu hissettim. Bu tuhaf oldu. Ortalık sessizleşti veya ben yoktum bu dünyada. Zaman yoktu veya durmuştu. Bu benim gerçeğim idi. Zaman'ı biz adlandırdığımıza ve tanımladığımıza göre, olan biten benim adıma doğruydu da.     Bisikletimle dolanıp durmaya devam edeyim... Aklıma bir şeyler gelir muhakkak!

HAYAT ERTELENEN BİR ŞEY Mİ?

Resim
                              HAYAT ERTELENEN BİR ŞEY Mİ?      Birkaç gündür gün içerisinde 'mutfak kedisi gibi bir şeyler atıştırma sıklığı ve uykusuzluk problemi' yaşıyorum. Bu durum gün gün gitsin diye düşündüm, ama beceremedim. Belki bir-iki kilo da aldım. Neden böyle olduğunu düşündüm. Zihnimi sıkıştıran iki şeyi buldum. Her ikisi de dış şartlardı. Birincisi, iki gün sonra gireceğim bir yabancı dil seviye sınavının yükü zihnimdeydi on gündür. İkincisi, çizim kursumun pratiklerini daha fazla yapmamın gerekliliğini düşünüyordum. Düzenli bir işim olmaması, yirmi dört saatimin keyfe keder bana ait olmasına rağmen, günlerimi avara avara geçirdim. Hatta her gün azdan çoktan baş ağrısı da çektim. Sonuçta, ne sınava hazırlanabildim ne de çizim alıştırmalarım yeteri kadar oldu.      Yukarıdaki başlığı, soruyu kendime sordum ve cevap aradım bu sıkıntılı süre boyunca. Zihnimin bir şekilde içe dönük engellendiğini ve bunu da kendimin yaptığını biliyordum. Bu on günlük sürede içim sıkı

İYİLİK EDENLER NEDEN PEK SEVİLMEZ

Resim
  İYİLİK EDENLER NEDEN PEK SEVİLMEZ     Herkesin aklını pazara çıkarmışlar, her bir kişi kendi aklını satın alıp eve dönmüş! Bu tür bir eylem cümlesi vardır. Muhtemelen herkes kendine göre haklıdır da .      Dün İtalyan Avrupa Komisyonu Temsilciliği'nin verdiği 2 saatlik bir müzik gurubunun konserindeydik. 1000 kişilik salonun üçte ikisi doluydu. Covid nedeniyle pek fazla kimseye davetiye gönderilmemiş olabilir. Çok çok alkışlandı gurup. Bizim de zihin pasımız açılmış oldu. Ayağa kalkıp alkışladık da. Bazı kimseler pek alkış tutmadı program boyunca ve sonradan da kalkıp alkışlamayanlar da oldu. 20 şarkının üç beş tanesine alkış esirgiyorsanız; anlaşılabilir. Ama inat yapmış gibi somurta somurta çoğuna yüz çeviriyor, sanatçının bir şarkısına sanatçının isteği üzerine tempo tutmuyor, başınızı başka yönlere çeviriyorsanız ve sağınızdaki-solunuzdaki izleyicilerden utanmıyorsanız, ben sahnedeki 4 kadın ve 2 erkek sanatçının bizlere canı gönülden emek vererek seslendirme, kontak kurmaya

İLETİŞİM

Resim
                                                                                                   İLETİŞİM        İletişim, insanın kendisine bir kültür çevresi kurmaktır. Kendisini suçlu değil, özgür hissetmesidir. İstediğimiz şeyleri yapabilmek, kendi hayatımızı yaşayabilmek için her gün çalışırken, toplumun insan onuruna yakışır sosyal hayatında kalabilmek önemli bir başarı kriteri. Amacı yüce tutarak, ona varmak için başvurulan araçlar iyi ve ahlaklı, er geç bozulmadan, soysuzlaşmadan yaşamaktır. Bunlardan birisi, hayatımıza yeni yeni insanlar sokmaktır. Varoluşumuzu kurarken, seçtiklerimizle bir yetişkin olarak, kıymetli ve anlamlı  hissederiz, hissettiririz kendimizi. Stendhal'in, "Gerçek tutkum, bilmek ve hissetmektir. Hiçbir zaman tatmin edemedim bu tutkumu" deyişini ilk paragrafa almak istedim.     Blog yazarken, defterlerim elimin altındadır. Her gün, yeni bir güç sınavını, yeni bir güçlülük ve yenilgi duygusunu bana yaşatır. Günlük rutindir bu yazma işleri. Ar

HAYAT VEREN ZİHNİN DOKUNUŞLARI

Resim
     HAYAT VEREN ZİHNİN DOKUNUŞLARI               Bakü'de Targovi Caddesi, Metro çıkış kapısına yakın, İçeri Şehere doğru yürüyorum. Yeşil çantam defter, kalemler ve muhtemelen en az iki kitapla dolu, koltuğumun altında iken, sanırım 2010 yılında çekilmiş bir resim. Bu resmin anısına yazacağım bu Blogu.      Haftanın 7 günü, günde 12 saat kadar çalışmanın ardından, eve gidip, duş alıp, ana caddedeki güzel restaurant'lardan birinde akşam yemeğini yalnız veya birkaç arkadaşla yemek alışkanlık veya zaruri olmuştu.      Ama bazı zamanlar, kafadan işe gitmez, aklıma düşen en güzel şeyi; kendimle baş başa kalmak isterdim. O günlerden biridir sanırım. Elbette, şirketin yönetici baş peyzaj mimarı olarak istediğim zaman, istediğim şekilde günlük zamanı programlayıp kullanabilirdim de. Şirket yöneticimize bu nedenle, 6 yıl boyunca nezaketinden dolayı -bu karşılıklı oldu- burada teşekkürü hakikaten bir borç bilirim. Bu konu ayrıca yazılacaktır bir gün mutlaka.      İşi anlatmak için açmad