31 Mart 2024 Yerel Seçimleri Ardından
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinin ardından 2 analizi Bloguma almak istedim.
Bunlardan
birincisi, Ekonomist-Yazar Mahfi Eğilmezin açıklaması.
“1. Enflasyonun yüksekliği ve hayat
pahalılığı, gelir dağılımının iyice bozulmasına ve orta sınıfın çökmesine yol
açtı. Ekonomik gidişin giderek bozulması seçmenin desteğini çekmesi sonucunu
getirdi.
2. Kendilerine tanınmayan hakların çok
sayıda sığınmacıya tanınması vatandaşların başkaldırmasına yol açtı.
3. Başkanlık sisteminin tek adam rejimi
haline gelmesiyle tek kişinin kararlarının düzeltilmesi imkanı kayboldu. Oysa
sistem değişikliğine gidilirken tam tersi vaat edilmişti.
4. Giderek artan yolsuzluklar, kamu
kesimindeki israf seçmeni iktidara bir ders vermeye yöneltti.
5. İktidarın, Atatürk karşıtlarına
gösterdiği hoşgörü ve yakınlık seçmeni iktidara dur demeye itti.
6. Hukukun giderek askıya alınması,
laikliğin tehdit edilmesi insanları iktidar partisinden soğuttu.
7. CHP, çok iyi çalıştı, doğru adaylar
çıkardı, yaklaşımlarını iyi anlattı ve seçimi kazandı.
8. AKP, seçim progpagandaları sırasında
kendilerine oy vermeyenlere hizmet getirilmeyeceğini vurgulayarak insanları bir
anlamda tehdit etti. Vatandaş bu tehdite başkaldırdı.”
İkinci
alıntım eski AKP’li, şimdilerde DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun
çağrısı.
“AK Partili dostlara:
Her şeyin bir sonu var da kibrin,
yolsuzluğun, hukuksuzluğun, milletin malına, yetimin hakkına göz dikmenin bir
sonu olmayacak mı zannettiniz?
Millet yapılan güzel işlerin hatırına
yıllarca sustu, sabretti. Siz ise milletin onuru ile alay ettiniz, insanları
çöplüğe mahkum ettiniz. Milyonların gözünün içine baka baka yalan söylediniz.
Sizin evlatlarınız milletin malıyla lüks
içinde yaşarken, milletin evlatları sizin kapınızda iş dilensin istediniz.
Evet, Harun gibi geldiniz Karun gibi oldunuz. Firavunlaşmayı gördünüz ama
sadece alkışladınız.
Ülkeyi Yoksulluğa, Yolsuzluğa, Yasaklara
mahkum ettiniz.
Daha dün milletin her türlü değerine;
hakkına, hukukuna tecavüze yeltenmiş adamlarla aynı saflarda durdunuz.
Sokak ortasında adam öldürten çetelerle,
mafya bozuntuları ile ortak oldunuz.
Ne olacak sınıyordunuz? Bu millet size köle
olacak, ömür boyu sizi sırtında taşıyacak mı sanıyordunuz? Eğer memleketi zerre
kadar düşünüyorsanız, içinizde biraz olsun insaf, vicdan kaldıysa kafanızı kuma
gömmeyi, korkmayı bırakır sorumluluk alır; AKP ve Erdoğan adına yaşanan bu
büyük hezimete ciddi yanaşır, hukuk devletine dönmek için zorunlu adımları
ivedilikle atarsınız.”
Bunların
dışında eklenecek çok şey var, bunları da ben sadece başlık olarak yazayım:
-
İnsan
haklarına saygısızlık,
-
Demokrasi
ve Özgürlükleri fazlalık görmek,
-
Türkiye
Cumhuriyetini dağıtmaya çalışmak ve Kurucularını aşağılamak,
-
Gericilere,
Tarikat ve Vakıflara el altından ve alenen koltuk çıkmak, finanse etmek,
-
Diyanet
İşleri Başkanlığını Laikliği yok etmek üzere finanse etmek,
-
Tecavüz
ve tacizi görmezden gelmek, övmek ve mahkemelerde aklanmasını sağlamak,
-
Kurumları
siyasallaştırmak ve içlerini boşaltmak,
-
Üniversiteleri
sahte diplomalılarla yönetmek, bilimden uzaklaştırmak,
-
Sokakta
sade vatandaşı algı ile yönetmek; korkutmak ve tehdit etmek, yandaş yapmak…
-
Meclisi
işlevsiz hale getirmek ve sadece el kaldırıp indiren onursuzlarla doldurmak,
-
Muhalefeti
ciddiye almamak ve sürekli aşağılamak,
-
Halkı
ikiyi bölerek yönetmek; birbirine düşman etmek,
-
Ülkenin
varlıklarını otokrat ve diktatör dinbaz ülkelere peşkeş çekmek,
-
Gençliği
yok sayarak onların yurt dışında gelecek aramasının yolunu açmak,
-
Merkez
bankası dahil, Örtülü Ödenek vb icatlarla ülkenin vergilerini çar çur eden
projelere aktarmak,
-
Eğitim
kurumları inşaa etmek yerine, oralara saygın bilim insanları koymak yerine,
legal ve illegal cami projelerine “din elden gidiyor” propagandası ile para
aktarmak, yalan söyleyerek aklı zayıf vatandaşları aldatmak; cami avlularını
parti propaganda alanı olarak kullanmak,
-
Hırsızlık,
rüşvet, mafya, uyuşturucuyu yaygınlaştırmak,
-
İç
ve Dış borcu astronomik yükseltmek, ülkenin her ayı neredeyse 1 milyar dolar
faiz ödemeye mahkum etmek.
-
Kontrolsüz
ve programsız içeri alınan sığınmacıların sayısını neredeyse 10 milyona
çıkararak, halkın iş ve huzur umudunu zora sokarak, ekonomiye ağır yük
sağlaması bir yana, sosyolojik uyumu bozmak,
-
Çöp
projelerle halka iş yapıyor havası sunmak ve bu projelerden yeni sınıf
yaratarak ülkeyi betona gömmek,
-
Yaylalar
dahil ülkenin Orman varlıklarını madencilere peşkeş çekmek, yurt dışı
firmalarıyla rüşvet işlerini organize ederek şahsa ve partiye haksız gelir
sağlamak,
- Kendinden olmayan belediyelerin işlerini onay makamlarında geciktirmek, çökmesini sağlamak üzere oyunlar kurmak…
Benim bu Blogu yazmam siyasi karşıt
görüşlülük falan değildir. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, dünya vatandaşlığı adına entelektüel biri olarak sorumluluğumun bilincinde olmaktan ibarettir. Elbette,
Atatürk ilke ve devrimlerinin korunması, laiklik benim de varlık nedenimdir.
Bunu ilan etmekle de onur duyarım. Hayatımın yarısını Avrupa ve başka coğrafya ülkelerinde
yaşamış biri olarak sinik değil, aydın bir Türk vatandaşı olmak zorunda
olduğumu hiçbir zaman unutmadım.
Siyasiler gelir geçer, Kurucu önderimiz
Atatürk de toprak oldu. Ama bu memleket çağdaş temeller üzerinde yükselmesine,
insan hak ve özgürlüklerine göre, herkese demokrat herkese fırsat eşitliği
sunmak üzere gelişmesini de devam ettirmelidir. Yobaz, gerici, doğma, dinbaz,
mafyatik gurup ve yığınların elinde oyuncak olunamaz, kazanılmış cumhuriyet değerleri bir
çırpıda çöpe atılamaz. Ülkede yaşayan her vatandaş bilimin ışığında demokratik haklarını koruyarak bu sorumluluğunu şahsı ve içinde yaşadığı toplumun sağlığı adına yerine getirmelidir. Bunda da anlaşılmayacak bir şey yoktur.
Daha fazla yazmayacağım. Siz bu yazıya aleyhte veya lehte daha birçok şey ekler veya çıkarırsınız…
Saygı ve sevgiyle kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder