UYUM SAĞLAMANIN VERDİĞİ DEHŞET SONUÇ

    UYUM SAĞLAMANIN VERDİĞİ DEHŞET SONUÇ ve 1 Kitap

    Önüme bir resim düştü: Kanalizasyon ızgarasında tabaklar dizilmiş. Hani, lavaboda tabakları yıkayınca suyu sızıp kendiliğinden kurusun diye plastik veya metal rafa yuvalarına dizeriz ya, onun gibi. Her ikisi de ayrı işlevi olan şeyler. Bir anlamda 'Sapla samanı karıştırma' durumu gibi geldi bana ve bu konuda yazmak istedim.
    George Saunders'in 'Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı' kitabını bir kaç gün önce okudum. 91 sayfalık kitap beni dehşete düşürdü. Her geri kalmış ülke insanı bu kitabı okusa, yarın devrim bayrağını açar, 'Ben kimim?' sorusunun da cevabını kendine vermiş olur.
    Bu kitaptan esinlenerek uzun bir öykü yazmaya karar verdim ve başladım. Öykünün adı 'ZİKZAK' ve konusu Phil'den daha acımasız ve ülkemiz örnekleriyle gerçek. Fakat şimdi bir yerde okunmaya çıkarsa, benim ülkemin hali hazırdaki sahte politikacılarıyla ilişkim fena bozulur kanaatindeyim. Zati öykümün yazılımı da devam etmekte.
    Aynen, entelektüel bir kuşak -canım ülkemin vatansever insanları dünya coğrafyasının her yerinde bir şekilde üretiyor, tutuyor veya başka isimlerle yayınlıyorlar eserlerini. Otoriter yönetim iş başından demokratik yollarla ayrıldıktan sonra göreceksiniz ki ortalıkta siyasi entelektüel kültür patlaması yaşanacak. Her tür sanat ve edebiyat türünde... Çoğu yerde, sanıldığı gibi zaman öldürülmüyor, bireyler çalışıyor, hazırlanıyor, üretiyor ve katılıyor. Biz bilmiyoruz diye o şeyler yapılmıyor değil. Tez her zaman anti-Tez'i ile varlığını sürdürür. 

    "Uyum sağlamış olman doğru yerde bulunduğun anlamına gelmez." 

    İnsan neden uyum sağlar?
    İnsanın neden uyum sağlaması beklenir?
    Uyum sağlamak neyi önemli kılar?
    Aidiyet nedir?
    İnsan aidiyet yerine uyum sağlamaya niçin yönelir?

    Bu ve benzer soruların cevaplarını ayrıca herkes kendi düşünür. İnsan bulunduğu ortama en hızlı şekilde uyum sağlamaya çalışır. Bilinci ile, farkındalığını çarpıp, bölüp, toplayıp son çıkarımını yapar. Uyumlandığınızda hayatta kalma şansınızı artırırsınız. Bu uyumlanma isteyerek de olur, zorunda kalınarak da. Kendimizi güvende hissetmek çok önemli. Korku ve kaygılarımız azalır. Bu güven temeli üzerine tuğlaları öreriz. Nitekim, uyumlandığımız kalıba uyduğumuzdan orada da büyümeye, yaşamımızı idame ettirmeye devam ederiz. Artık oranın şartlarına, kurallarına, zorlamalarına, heyecan ve uyuşturmalarına da mecburen boyun eğmek zorunda kalmış oluruz. İşimize geldiği gibi değil, işlerine geldiği gibi yaşamımızı sürdürürüz. 
    Ülkemden başka coğrafyalara gittiğimde ve burada uzun yıllar yaşadığımda gördüğüm odur ki; bende bir 'Yabancı ülkede kolay yaşama kültürü' oluşmuş. Hızla uyumlanıyorum ve oradaki yaşama katılıyorum. Bu uyumlanma Avrupa ülkelerinde çok kolay oluyor. Az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde yaşama uyumlanmam, mesela Colombiya ve Sri Lanka'da uzun haftalar turist olarak bile kaldığımda zor oldu. Türk Cumhuriyetleri'nden Kırgızistan, Çeçenistan, Dağıstan, Gürcistan'da evet, uyumlanmak zordu. Azerbaycan ve Kazakistan'da bir nebze iyi. 
    Uyumlanmanın işime gelir tarafı ülkelerin gelişmişlikleri ile orantılıydı. Yaşama kolaylığı diyelim buna. Beni içine alan yaşam ahtapot gibi kollarıyla sardığında, bu gevşek veya sıkı olabilir, işte benim de tanımlamam burdan yola çıkıyordu; rahat ettiren ülkeler ve daral getiren ülkeler. 
    Kendimin nefes aldığı durum nasıl anlatılacak? Şartlarına uy ve uyumunu sağla. Eee, bir süre sonra, işin derinliklerini anladıkça, kimliğini kaybettikçe n'olacak? Her şey bal kaymak iyi giderken, çok düşünmeye gerek kalmadan yaşamımın sonuna kadar iyi nefes alabilecek miyim? Bence hayır. Zati bu nedenle de altı yıldan fazla yerleşik kalarak uyumlandığım ülkelerden tası çanağı toplayarak 'buralar monoton olmaya başladı' diyerek ayrıldım gittim. 
    Ana neden neydi?
    Cevabım; Dünya vatandaşı değildim henüz. Dünyayı gerçek BEN olarak yaşayamıyordum. Ait olmakta; dönüşmek ve dönüştürmek iç içe. Ülkemde yaşarken kendimi buraya ait hissetmediğim zamanlar oldu. Başka ülkelerde yaşarken de aynı duyguyu yaşadım. Uyumdan daha başka bir şey. Ait olduğunuzu hissettiğinizde kendimizi yetiştirmeye ve üretime katılırız. Bulunduğumuz yerin özgürlük, adalet ve demokratik yaşamına katkı koymaya çalışır, bunun korunması için de emek veririz. Gittiğimiz her yerde bu ve benzer insani değer büyüsüyle kendimizi rahat ettirmeye çalışırız. 
    Aidiyet bizi büyütür, yaşatır. Zihnimizi taze tutar. Uyum sağlamak ise bitirir, gelişmenin önünü tıkama ihtimali çok yüksektir. Aidiyet değerlerimizi yükselterek iyi değerlere uyumlana uyumlana gitmek iyidir diyebilirim kendim için. Öneririm de. 
    Aidiyette kendi kendime muhtaçlığım öne çıkar. Başkalarının mutluluğu için uyumlanmanın önü kesilir. Ait olmak bulunduğumuz yere kök salarak yaşamak demek değildir. Bir yerden gelmişizdir ama başka yerdeyken birçok yere de ait olabiliriz. Özgürlük vardır burada. 
    Bir zaman gelecek din diye, ülke diye bir şey kalmayacak. Tek bir 'Dünyalıyım' kalacak. Sadece saygı ve sevgi ile insanlar ayakta duracak, dayanışma sürerek yaşam onurlandırılacak. Ne yasa, ne kolluk gücü, ne de yargı olacak. İnsanın insanı yargılaması bitecek. Bir cihazın içine gireceksiniz, ordan kendinizi anlayacaksınız. Yapılması gereken iyi şeyler, insana yakışır şeyler toplumun içinde yapılageldiği için akıp gidecek. Şiddet nasıl çözülecek şimdiden bilemiyorum ama, insan da zati algoritmalarla değişmiş olacak. Ama bu şekilde kalmayacağız. Saçmalaya saçmalaya giden bir insanlık alemi var. 
    
    
    George Saunders, zalim bir insanı, gücün sömürüsünü ve o güce uyumlanan insanları anlatıyor. Mükemmel bir politik anlatı. Mesajı; kötüye uyumlan ve kendini haklı görerek eziyetini devam ettir, saltanatını sürdür. 
    Karanlık ruhlu insanlar kötüye uyumlana uyumlana, merhametli insanları sömüre sömüre, fütursuzca ülkelerini savaşlara sokarak, elbette büyük korku vererek iktidarlarını aile içi dahil her yerde sürdürmekteler. Milliyetçilik damarı kabaran insanlar bu yolda harcanmakta. 
    İnsanlığa ait olduğumuz bilincini yükseltmemiz gerek. Büyük çerçevede ise Dünya'ya aitiz ve her şeyle bağlantılıyız. Büyük resimdeki yerimiz bu. Doğru gidip gitmediğimizi buralarda aramalıyız. 
    
    Saygı ve sevgiyle kalın. 
    
    










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KENDİME BAKABİLDİĞİM ORANDA ALEMDE HER ŞEY TANIDIK

YAZMA İŞİ

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri Ardından