HAYAT...

    HAYAT...

    Bildiğimiz hayat... Sevdiğimiz hayat... Doğru bulduğumuz hayat... Yürüyen hayat... Dışımızdaki hayat... Gerçek hayat...

    İrade, bireyin kendisine söz geçirebilme yetisidir. Yukarıdaki 'Altı hayat çeşidi arasındaki fark ne kadar uzak, açık olursa o kadar mutsuzluk artar' denmekte.

    Bildiğimiz hayat; herkes nasıl yaşıyorsa..
    Sevdiğimiz hayat; orada neden besleniyorsak o..
    Doğru bulduğumuz hayat; ideolojimiz, inancımız, ait olduğumuz kaynaklardan beslenerek..
    Diğerlerini de siz düşünün lütfen.

    İki fıkra.
    Birincisi: Nasrettin hocanın önünden bir tepsi baklava götürüyorlarmış, Hoca, bak bir tepsi baklava gidiyor, demişler. O da, 'Banane' demiş. Sizin eve gidiyor, demişler. O da 'Sanane' demiş.

    İkincisi Aristo'dan: Aristo'nun bir öğrencisi gelmiş bir şey söyleyeceğim demiş. Aristo, 'Bir dakika' diyerek sözünü kesmiş. Seni 3'lü filtreden geçireceğim. Ne, demiş bu filtreler öğrencisi.
    1. Bu söyleyeceğin şeyi sen gördün mü?
    2. Bu söyleyeceğin şey benle mi alakalı?
    3. Bu söyleyeceğin şey bana faydalı mı?
    'Benimle alakalı değilse, sen görmemiş isen, bana fayda da etmeyecekse söyleme o zaman' demiş. Niye ben zihnime sokayım ki?

    Bu konuyu kendime hep söylerim. Özellikle son beş altı yıldır zihnime almıyorum. Çok şey değişiyor. Seçerek katılıyorum hayata ve çok da kirlenmiyorum. Hayatıma özen gösteriyorum. Daha çok verimli olduğumu düşünüyorum. 
    Başlığa kavram olarak çok da girerek buradaki akışı bozmayacağım.
    Saygı ve sevgiyle kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KENDİME BAKABİLDİĞİM ORANDA ALEMDE HER ŞEY TANIDIK

YAZMA İŞİ

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri Ardından