VASAT
VASAT 
İnsan, başkalarının yaptıklarını bir yandan takdir ederken, öteki taraftan neden 'Keşke ben de yapabilsem' der, ama yapmaz veya yapamaz. Onu engelleyen şey veya şeyler nelerdir?
İnsanlar kendileri için kurdukları hayalleri nasıl yitirir, neden yitirir veya yitirtilir?
Blogumun başlığını 'Vasat' koydum. Neticeye bakarak, tümden gelerek konunun üzerinde düşünmeye başlayacağım. Bunlar büyük sorular ve onlarca doğruya yakın cevapları vardır mutlaka. Kimi cevaplar gerçektir, kimisi bahane, kimisi de uydurma.
Tehlike altında olmayan ne insan ne de hayvanın durup dururken bilinmezliğe çıkması isteyeceği son şeydir diye düşünürüm. Her şey varsa, her şey yerinde ise, bir şeyler yapmamak üzere, bitiren bıkkınlık da ardından geliyorsa, kendinizi ve dünyayı güzelleştirecek hakikaten bir şey bulamazsınız.
Macerapretsler ve kaşifler yaşamak ve yaşadıklarını geride kalanlara anlatmak, tariflemek için geri gelme umudundadırlar ve bu 'geri dönüş umudu' onları bilinmezi keşfetmeye yola çıkarır. Bana göre de, vasatlıktan kurtulmak isteyen kişinin içinde başkaları adına hep bir heyecan, anlatmak istediğini öncelikle kendinde geliştirmesi gerektiğini bilen ve bunun için de her yolla fırsat arayandır. Vasat göründüğünde çemberin dışında olduğunu veya aklı selim ortamlarda çemberin dışına itileceğini bilir.
Hayatın çok zor, altından kalkılamaz baskılar içerdiğini; gürültülü ve patırtıdan uzak durmanın, zihni sükunete alıştırmanın veya şükretmenin en iyi savunma şekli olduğunu kabul edenler de kendilerini kısa ya da uzun bilinmezlik macerasına atarlar.
Heba edilmiş bir yaşam olmaması için, küçük büyük maceralar heyecanı baştan öldürmeyenler için güzel başlangıçlardır. Burada başarılı olmak tümden şart değildir. Birey kendini hoş göre göre ilerler.
Strasbourg'daki leylekleri iki kıştır izliyorum. Havalar ısınmaya başlayınca tek tük dönmüş oluyorlar; zayıf, yorgun ve bitkin çınar ağaçlarının tepelerindeki bozulmuş yuvalara veya yeniden yuva yapmaya. Binlerce kilometre yol yaparak ağaçların üzerine süzüldüklerini gördükçe içim burkuluyor. Havalar tam ısınmadan yeni yuvalarını yapmaya, yıkıkları onarmaya oradan buradan uzun gagalarıyla çer çöp taşıyarak konforlu yuva oluşturma peşindeler. Sonra çiftleşme, yumurtlama, onu hem dişi hem de erkek olarak dikkatle aynı ısı altında tutma çabası ve yavruların yumurtadan çıkması, onların beslenmesi... Uzun hikaye. Aylarca süren ve yıllarca tekrar eden göçlerle jenerasyonun sürdürülmesi.
Vasat bir yaşam değil bu. Daha fazla bir şey olmalı!
Bir leylek yapıyorsa... Kurgulanışında, genetiğinde yapması gerekenler var ise, aklımız var diye, yapma fırsatı varken yapmamak, çaba göstermemek, bunun da uzun sürmesi neticesinde, 'insanlık savrulurken' peki, sen kenarda durursan, kim yapacak yapılması gerekenleri?
İnsanlığın özünün ilişki kurmakta saklı olduğunu düşünüyorum birçok iyi ve çözüm arayanlar gibi düşünerek. Kendimizi engelleyen şeyler korku veya cesaretsizlik gibi duygular olabilir. Bunların haklı veya abartılmış nedenleri de vardır. Tümden vasat kalmak, insanlık adına düşmanlıklar yaratanları cesaretlendirmektir öte yandan. Ben bu tehlikeye dikkat çekmek isterim.
Ormanı ayakta tutan bitki çeşitliliği esasıdır. Büyüklü küçüklü; yaprak dökeni, her daim yeşil olanı, farklı zamanlarda çiçeklenmeler, meyve oluşumlarıyla ve yoğunluklarıyla hayvanlara mekan, beslenme ve saklanma imkanları... ile. Her bir şey bir şey peşinde her zaman değişerek. Hayaller değişimlerde yitirilmez, güçlendirilir, geliştirilir veya tümden başkalaşır. Burada vasatlıktaki gibi tehlike yoktur, anlamsızlık yoktur.
Karanlıkta, aydınlıkta, her zaman ışığı aramalıyız. Haklarımız için aydınlanmalıyız, güç yapmalı ve mücadele etmeliyiz. Ne haklarınız var ki, diyenlere hangi haklarımız olduğunu göstermeliyiz. Zengin olarak hayatı sürdürmek, çalmak ve başkalarının üstünde idman yaparak kahkaha atanları yakalarından tutup silkelemek için vasatlıktan çıkmalıyız. Daha sakin ve mutlu yaşamak için, çok çalışıp, hakikaten her açıdan kazanıp, eğlenerek, başkalarına kazandıklarımızla yardım ederek, farkında ve duyarlı olarak çalışmak faydalıdır.
Vasat kalmayan insan ayırt etmeyi öğrenir, bilir. Neler kaçırdığından haberdardır ve telafisi için planı programı olur veya planlı programlı insanların yanında, gurupların arasında kalmaya çalışır. Merakları ve fikirleriyle geleceğe bağlantı kurar. Sayısız belirsizliği çözdüğünde, birincisi; özlemlerini tatmin edebilir. Mutluyum dedirtebilir. En nihayetinde, hayatı kolay yaşamanın kendine özgü bir tarafında bulur kendini. Düşünceyi verimli kılar, başkalarıyla bağlantılar kurar, onlarla mutlu yaşam adına güç birliğinde olur. Vasat insan anlam aramaktan uzaktır, bağlantılar kurmaktan da. Sürünün bir bireyidir ve bu başkaları için fark yaratmaz.
Daha iyi bir kaderi hak etmek için, vasat olmamayı kendimize ispat ettiğimizde, bana göre dünyayı keşifte oluruz. Keşifle ne olacak demeyin. İnsanlığın yurdu olan dünyayı görmeden gerçekten yaşadığımızı düşünemeyiz. Ben kendime bunu karar kıldım.
Ailesi yoksul, imkansızlık içinde olanlarımız da, herhangi bir bireyin her türden başarıyı amaçlama hakkı olduğunu bilerek yoluna çıkmalıdır. Kimisi 5 yılda keşfini tamamlar, kimisi 55 yılda, kimisi de ömrü boyunca yapabildiği kadar.
Amaç, güzellik aramak, tadına varmak ve bir sürü bir şey. Cennetten kovulduk ve tekrar cennetimizi aramak! Niye yaratıldık? Tembel tembel gün geçirmek için değildir herhalde.
Bu yazımı burada bitirirken, derim ki; daha iyi bir kaderi hak etmek için sevgide kalmak ve kötülüklerle mücadele etmektir insanlığın özü de görevi de.
Elinde imkanı olanlara sesleniyorum; değişime ve gelişime göz kapayamazsınız. Kararlı insanlar insanlığın büyük macerasında insanlığı ilerletiyor.
İnsan niçin yaşar? Bu soruyu kendime sorduğumda, hiç kimseden cevap duymadan, başkalarının niçin yaşadığını bilmeden, kendime ve içinde bulunduğum topluma sorumluluklarım olduğunu düşündüm öncelikle. Vasatta kalamazdım. Ben kendim, nasıl yaşamak istiyorum? Bunun uğraşı yeterdi de artardı bile durmamaya.
Sonuç itibari ile; insan başkaları için yaşar. Başkaları için yaşarken sevgi ve saygı vardır yüreğinde. Sevgi; verilmiştir. Saygı; edinilmiştir.
Sevgi ve saygıyla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder