BAŞKALARI DİYE BİR ŞEY YOKTUR

    BAŞKALARI DİYE BİR ŞEY YOKTUR 

    Saat 23:15. Okuma ve yazma; düşünme ve yazma vakti gelmiş. Notbook'dan müzik dinleyerek bu işi her gün yapmasam eksikliğini duyarım. 

    Arkadaşlarımdan Demet, bugün gündüz vakti Whatsapp'dan şöyle bir paylaşımda bulunmuştu.
    "-Başkalarına nasıl davranmalıyız?
    -Başkaları diye bir şey yoktur."

    Ben bunu önemsedim. Başka bir arkadaşım da bugün Cemal Süreya ile ilgili paylaşımda bulunmuştu, şiir ve duygular vardı, bunu da çalışmayı düşündüm. Bugün, saat geç gibi görünse de, her ikisini de çalışacağım, sabaha çok var daha. 

    Geçenlerde Semih Saygıner'i ilk defa izledim 'Teke Tek' programında. Hayatında 'çok dayak yiyerek şampiyonluklarına hazırlandığını, kendinden bir şeyler beklediğini, beklendiğini...' anlatırken, hayata karış cesaretlendim. Çalışmak gerektiğini bir kez daha kanıksadım.

    Neye çalışmak? Ne yapıyorsanız ona ve daha farklı şeyler yapmaya çalışarak hayata hazırlanmak!

    Blogumun başlığını anlamak için zihnimi iyi ve güzele formatlamam öncelikle şart. Burada 'başkaları' dediğimizde, onları kendimizden bilerek uzaklaştırdığımız aklıma geliyor önce. Araya saydam bir perdeyi peşinen çekmek, dışardaki net görüntüyü buzlaştırmak yani. Buna tedbir diye de bakanlar olacaktır. Ben hayata dolu taraftan baktığım için, boş taraftaki olumsuzlukları ve gelebilecek tehlikeleri de önceden rızayla kabul etmiş olurum. Yani, başkaları var diye korkaklığı seçmem. Başkaları dediklerimizden öğrendiğimiz çok şey var.

    Gerçek şu ki her birimizin kaderi, başka bir anlamda hayat izleği var. En sonunda buna bu adı veriyoruz; hayat izleği. Olan bitenler var, bir de bizim seçeneklere yönelmelerimiz. Kaderimiz olan yola nasıl adım atabiliriz ve hayallerimizdeki hayatı nasıl yaşayabiliriz? Buradaki soru; kardeşim hayalin ne ve başkaları dediklerin bu hayalin kurulmasında ne kadar etkenler? Onlar yoksa, göstereceğin bir şeyin yoksa, kime ve neye ne şekilde hizmet edeceğini bilmiyorsan, o zaman içsel benliğine nasıl ulaşıp hayallerindeki hayatı yaşayabilirsin?

    Başkalarıyla birlikte anlamlıyız. İnsan sosyal bir varlıktır. Kimseyi 'başkaları' diye kenara atamaz, küçümseyemeyiz. Küçümsememeliyiz daha doğrusu. İçtenlik ve saygı ile yanaştığımızda gerçekten bir şeyler bulabiliriz ilişki kurduğumuz insanlarda ve daha doğrusu her şeyde. Şeyleri anlanlandırıp bir yere oturtabiliriz, bunu yapabiliriz. Ruhumuzun ebedi akışının kaynağı başkaları ve düşüncelerdir. Mesela, tam da mutluyken, önüne biri gelir ve sana avuç açar, haline bakar üzülürsünüz; yüzünde bambaşka bir duygunun resmi vardır. Başkalarından gelen şeylere karşı varızdır. Peygamberler başkaları için var oldular, hiç tanımadıklarına güvenerek yola çıktılar, ışık oldular. Onlara bir şans olduklarını, belki de şans verdikleri manasını taşır bu. Bu konumuzda büyük bir örnekti.

    Mesaj vermek için başkalarına ihtiyacımız var. Kendimizi nasıl etkinleştirdiğimiz de başkaları ile ilişkilidir. Sonsuz iyilik isteğinin enerjisine sahip olmak istiyorsak, yaşamı başkaları ile kurgulamak, çöplüğe çevirerek çevremizi değil, seçerek yaşamak, çoğalmak, değer vermek anlamlı bir yaşam şekli.
   
    Büyük ustaların başının üzerinde gösterilen ışık halkası, uyanıp hayata geldiğimizde olanları, çevremizi aydınlatmak içindir. Reklam için değildir mesela.

    Öldüren hayatın, yok eden, önemsenmeyenin ötesine geçmek için, hayata böyle bakıyorum; başkalarına iyi bakma etik koduna ihtiyacım vardı. Nitekim, konuştuğum ve izlediğim insanları görsel hissetmek yerine, dinleyerek, değişen dünyanın içinde herkesin bir hikayesi vardıra inanarak, kendimi başıboş ilerleme ve gelişmeye bırakmak hiç istemedim. Bir merak duygusuyla insanlara yanaştım.

    Başkaları dar alanda yaşayabilir, bu değil de, hayata karşı her zaman antremanlı olanlar beni esas ilgilendirenler. Modern batı dünyası bu yolda iyi. Onlardan da besleniyorum.

    Kişisel yalnızlık kültürünün dalgalanmaları arasında işimi içine başkalarını da katarak hayat adına dersler almaktan keyif duyuyorum. Özgürlüğümü başkalarını seyrederek değil, zahmetli taraftan, yani daha iyi eğitim almak, dünyayı öğrenmek, masraflara katlanmak, iyi insanları bulup çıkarmak, onlarla koşulmak hem cesaret hem de gülme işi galiba.

    Başkalarını tahammül sınırlarımı aşana kadar seviyorum. Onlarda mutlaka bişi bulurum.
    Sevgi ve saygı özlemi ile.




















    

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KENDİME BAKABİLDİĞİM ORANDA ALEMDE HER ŞEY TANIDIK

YAZMA İŞİ

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri Ardından