CEVAPLAR BULMAK İÇİN OKUMAK
CEVAPLAR BULMAK İÇİN OKUMAK Alberto Manguel'in 20.000 adet büyük bir Otobiyografik Kitaplığı var. 'Kütüphanemi Toplarken' adlı kitabından 3 alıntıyla bu Blogu oluşturacağım. Başlığı ben koydum. Bu değerli yazarı başka Bloglarımda yine misafir edeceğim.
Ufak bir anı, Kanarya Adalarında bir kitapçıya yönlendim. Aradığım, eski yazılı defter veya başlanmış da öylece bırakılmış defter bulmak. Ben de bu deftere kendi el yazımla yazmaya devam etmek. Yeni alınmış kaliteli yapraklı defterler eski defterler gibi hoşuma gitmez. Kitapçıya girdik, meramımı anlattım. 'Aşağı katta bir yerde bir tane olacaktı, defter pek kimse sormaz, ben de yalnızım, isterseniz gidin bakın, kalın bir defter olacak, bulursanız şansınıza' dedi İngiltere'ye kızıp, büyücek bir arabaya bütün saafçı dükkanını yükleyip gelen yürekli adam.
Aşağı yöneldim, indim merdivenden, sadece beş dakika bakındım ve o koca odada, binlerce kitabın arasından buldum onu. Mükemmel bir denizci muhasebecisi defteriydi. Yukarı çıktım, ben sevinçten, satıcı hemen bulunduğunun hayretinden şaşkındık. 1910 yıllarından, 1000 sayfadan fazla bir kütle. Kalın mukavva kaplı. Yukarıdaki resimdekine benzer bir şey. Fiyat olarak 200 Euro vermeyi göze almıştım. Adam, 'Ne yapacaksın bunu?' dedi. 'Yazı yazacağım' dedim. 'O zaman ne istersen ver, ben fiyat söylemeyeceğim' dedi. Ben de onu zorladım, kendi malının fiyatını versin diye. '40 E istesem çok olur mu?' dedi. '50 E verebilirim' dedim. 'Yok, yok 40 E ver yeter, güle güle kullan, deftere iyi bak' dedi ve ayrıldık oradan. Defteri sırt çantama koymadım. Neredeyse akşama kadar elimde, koltuğumun altında gezdirdim. Birkaç yere oturduk, sayfalarını karıştırarak sevdim onu.
Ben de 'Cevaplar Bulmak İçin' yazanım.
Kitaplar için de söyleyeceklerim var. Kime güzel bir tavsiyede bulunmak istesem, 'para kazan ve aynı paralellikte de oku' demek isterim. 'Okumayı hiç boşverme hem kariyer yaparken hem de paranın üstünde otururken.'
Niçin okuyorum? sorusunu kendime her zaman sorarım. Kitaplara neden değer vermekteyim? diye de cevap arar dururum. Cevaplarını bildiğim sorulardır bunlar, ama yine de tam usturuplu cevaplar veremediğimi düşündüğümden, başka insanların, özellikle büyük, otobiyografik, nitelikli kitaplık sahiplerinin de ne tür cevap verdiklerini merak ederim.
Çocuğunuza yaramazlığından dolayı, poposuna bir tokat atıp odasına gönderdiğinizde, bu konunun gelişimi ve çocuğun size söylemediği düşüncelerini acaba bir şekilde yakalamak isteseniz nasıl yapardınız onun odasına girdiğinizde? Bir daha yaramazlık yapmayacaktır, diyerek siz de uyumaya gittiğinizde her şey hallolmuş mudur?
Başka bir örnekte, birisine bir kol saati hediye ettiğinizde veya size bir arkadaşınız kol saati hediye ettiğinde, saatin ve sizin değerli olduğunuz mudur esas duygu?
Her iki konu hakkında neler düşünürdünüz?
Başkalarından öğreniyoruz daha derin anlamları, daha bir başka güzel veya esaslı düşünceleri. Zihnimiz böylece kalbimizle birlikte güzelleşebiliyor, bir yazar bir olay irdelemesi ile bize çok farklı, bizim düşünmediğimiz bir şey öğretebiliyor yazdıklarıyla.
Bazı güller kokar. Bir gülün, günün hangi zamanında en iyi kokusunu dışarı verdiğini bilmek gibi.. Dolu dolu yaşamak okumak ve öğrenmekle ilişkili olabilir mi?
Alberto Manguel'in 'Kütüphanemi Toplarken' adlı kitaında iki yaklaşımla karşılaştım. buraya almak isterim. Benim pek hoşuma gitti. Bir de 'sorular sormak için okuruz' diye bir konuya değineceğim en sonda.
1. Konu ve bir yazarın yaklaşımı: "Coventry Patmore çocukken ezbere öğrendiğim bir şiirinde sözünü dinlemediği gerekçesiyle küçük oğluna vurduktan sonra o gece oğlanın odasına girdiğini ve şunları gördüğünü anlatır:
Başucuna çekilmiş bir masaya
Koşmuştu elinin altına
Bir kutu oyun fişi ve kırmızı damarlı bir taş,
Kumsalda aşınmış bir cam parçası,
Ve altı yahut yedi deniz kabuğu,
İçinde yaban sümbülleri olan bir şişe
Ve iki Fransız bakır madeni parası, oraya özenli bir ustalıkla dizilmişlerdi,
Sırf kederli yüreğine rahatlık versinler diye.
Rahatlık burada en can alıcı unsurdur. Benim kendi komodinimdeki rahatlatıcı nesneler (her zaman için) kitaplar olmuştur ve kütüphanemin kendisi bir rahatlık ve dinginlik içinde güvende hissetme mekanıdır... Bize sahip olan kitaplardır."
Ankara, Dikmen'deki EkoFiko mekanımı 2021 yılında tamamiyle 'Kitaplık' a çevirmekten son derece mutluyum. Ne zaman ofisime gitsem, her şey hazır ve nazır beni bekler. Kitap sayım, henüz 1600 Türkçe, 200 kadar da yabancı kaynaklardan mesleki kitaplardan oluşmakta. Alberto Manguel ile aynı duygularda olmak ne iyi geldi bana.
2. Konu ve yazarın yaklaşımı: Julio Cortazar armağan olarak bir kol saatini kabul etmenin sakıncaları hakkında okurlarını uyarırken şunları söyler: Size bir kol saati verdiklerinde onu kaybetme, çaldırma, yere düşmesine ve kırılmasına yol açma korkusunu da vermiş olurlar. Size onun markasını ve bunun öbür markalardan daha iyi olduğu güvencesini de verirler, kol saatinizi öbür kol saatleriyle kıyaslama gereksinimi verirler. Size armağan olarak bir kol saati vermezler, armağan olan sizsinizdir, kol saatinin yaş günü için verilmiş olan sizsinizdir."
En son yazacağım konu da şuydu Alberto Manguel'in kitabından: "Kafamın içinde bir soru yankılanıp duruyordu (kitaplarını karton kutulara doldururken): Gregor Samsa'nın dönüşümü hangi sebepten dolayı meydana gelir? Niçin Gregor bir sabah sıkıntılı rüyalardan sonra gözünü açar ve kendini dev bir böceğe dönüşmüş halde bulur?
'Dönüşüm' eserinin mahir okuru Vladimir Nabokov bu fantastik anlatımın gündelik yazgımızın bir betimlemesini içerdiğini fark etmiştir. Nabokov üniversitedeki öğrencilerine 'Gregor'un dönüştüğü böcek' diye anlatmıştı. 'Kabuğunun altında kanatlar olan bir hamamböceği türüdür. Ve şayet Gregor bu kanatları bulmuş olsaydı, onları açması ve kendi hapishanesinden dışarı uçması mümkün olabilecekti.' Ve Nabokov şunu eklemişti: 'Tıpkı Gregor gibi, çoğu insan, kabuklarının altında kanatların bulunduğundan ve uçabileceklerinden habersizdirler.' der."
Jonathan Bach'ın 'Martı' kitabını okumayan kalmamıştır. Lise çağımda beni özgürleştiren bir kitaptı. Bir de şimdi hatırladım ki, yıllar önce Prag ziyaretimizde, Kafka'nın evinin önünde bir resim çektirmiştim.
Cevaplar bulmak ve iyi sorular sormak için okumalıyız... Yazmak da üstüne konan kaymak..
Saygı ve sevgiyle kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder