BİZ GÖRDÜK... Kolları Sıvadık
BİZ GÖRDÜK... Kolları Sıvadık
İleride, dünya genelinde ayaklanmalara sebep olacak temiz gıdaya ulaşımın ve pahalılığın yaşanacağını ve bunu toplumların genelini, özellikle kendi ülkemiz olan Türkiye'de insanların günlük hayatını ve politik anlayışı etkileyecek (tam tersi de doğrudur) kadar büyük bir ekonomik krize dönüşeceğini, evet çok azımız görebildik.
Kolları sıvadık 2000 yılında. Ankara'ya 75 km uzakta, 75 da kadar, Hisarköy yamacında 'taşlık' bir araziyi satın alarak. 21 yıl olmuş. Ceplerimizdeki harçlırkarı değil, önemli miktarları koyarak sürdürülebilir olmaya çalışıyoruz hala. Adını da 'Güneşköy' koyduk.
2008 yılında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) dünyadaki iyi beslenemeyen ve açlık çeken nüfusu azaltma hedefinin erişilebilir bir hedef olmadığı ve olamayacağı notunu aldı. Ben bu sırada Azerbaycan'da önemli Peyzaj Mimari projelerini uyguluyordum ve bu yazdıklarım derinden üzmekteydi beni. Hatta açlıktan mustarip olanların ve yetersiz beslenenlerin sayısı çok yakında milyarı bulacak. Bu, gezegendeki yedi kişiden birinin aç olduğu, her gece yatağa aç girdiği ve uyandığında midesi kazındığı anlamına geliyor. Bu, böyle soylu bir amaç uğruna yıllık 30 milyarlık dolar cinsinden bir katkıyı toplamayı başaramayana zengin ülkeler yüzünden ortaya çıkan tarihe geçmiş bir yenilgidir.
Finansal krizlerde 15 günde 2000 milyar dolar toplanırken, açlığın yenilmesi için yılda 30 milyar dolar toplanamıyor. Para var, ortaya çıkarılmıyor, mesel bu ve umurlarında değil. Zengin Arap ülkeleri de, size de sözüm var; utanın.
Böyle bir durum karşısında sadece kınayan değil, haklı böyle bir öfke taşıyan gururlu insanlar olmalıyız. Yapıcı sonuçlar elde etmeye bizler çaba göstermeliyiz.
Başka sektörlerden ziyade aslında çok daha karmaşık bir şeydir tarım işçiliği. İçinde yiyeceğin kutsallığını barındıran çevreye, sosyal ortama, birlikte yaşama ve her türlü kültürel tezahüre saygı duyan bütünsel bir bakışın meyvesi olduğunun bir göstergesidir şu elinizde tuttuğunuz yeşil bir domates, uçuşarak yaprak bitlerinin üzerine konan şu uğur böceği ve de ayaklarınız altında ezilen, ufalanan serpantin kayaçları. Güneşköy, bu serpantin tepeciklerinin arasındadır.
Güneşköy kurulduğundan beri aileler, çiftçiler, öğrenciler, yerli ve başka ülkelerden gelenler olmak üzere geleceğimizi temsil eden ve bizden habersiz bir bakış atıp giden binlerce insanı kucaklıyor. Onlar tarım toplumunu tetikleyecek özel tutkularıyla bütünüyle iyi ve kötü günlerde bizlere umut verecekler ektiğimiz tohum her meyvesini verip geliştikçe.
Üniversite arkadaşlarımdan bazıları gerçeklerden ders alarak en gerekli zamanlarda kırsal ekonomiye bağlanarak bizlere sıkı desteklerini esirgemediler. Sadece özveriyle değil, aynı zamanda sevgi ve dostlukla yaptıkları ve benim için içerik olarak oldukça değerli olan Güneşköy çalışmalarından dolayı sevgili arkadaşlarıma ve gönüllülerimize buradan teşekkürlerimi sunarım.
Teşekkür edilecek yüzlerce kişi ve onlarca paralel çalışan kurum var. Ama bu yazının konusu bu değil. Evet, gördük; hala biraradayız...
'Güneşköy' başlığı altında bu büyük kooperatifçilik hikayesini yazacağım.
Sevgi ve saygıyla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder