SESSİZLİĞİ BOZMADAN -Adnan Ananda Siddviho Çabuk
SESSİZLİĞİ BOZMADAN -Adnan Ananda Siddviho Çabuk
Kitabının arka kapağından yazarsam, "Mezopotamyalı Yoginin Yaşam Serüveni, Mezopotamyalı Yogi'nin yaşam serüveni; Mardın'de başlayıp tüm dünyayı dolaşarak, kendini arayan ve bulan adnan Çabuk'un hayat hikayesidir.
Batının mantıklı, doğunun duygusal tarafını alıp birleştirerek kendine bir hayat yolu çizmiş, yoganın kadim felsefesini yaşam biçimi haline getirerek, bu yolda insanlığa hizmet etmeyi seçmiştir.
Onun yaşam serüvenine eşlik ederken; tüm imkansızlıkları içindeki sesi dinleyerek aşan, İngiltere'de meyva bahçelerinde işçi, Vakko defilesinde manken, Beyrut'ta gece kulübü işletmecisi, Avrupa'yı karış karış gezen bir hippi, Amerika'da şık bir mağazanın yöneticisi, bilgeliğin peşinde Hindistan'ın her köşesini dolaşan bir sadu, hayat arkadaşına uzak doğuda rastlayan bir aile babası, Torosların zirvesinde ışığını yayan bir bilge ile karşılacaksınız." diye yazar.
Ben Adnan hocayı Ekim 2021 tarihinde bir haftalık 'Yoga Arınma' kursunda tanıdım. Güzel bir eğitim ve anlayış edindim kendi yaşam serüvenim adına. Mekanlar tamı tamına yerine oturmuş, manzaralar dağ ve baraj olarak yerli yerinde, Üzümlü köyüne dahiliz. Bahçede üzümler olmuş sarı ve kara renklerde, ye babam ye bitmez. Hoca biraz da profil konstrüksiyonu elden uzakta yukarı yapmış bilerek, böylece salkım salkım toplamak yerine, yeter kadar alabiliyorsunuz. Hemen aşağıda zulada siyah meyveli İncir ağacı var. Başka yerlerde de var İncir ağacı, ama o ağaç daha tatlı meyveli. Yoğa mekanları hem güneşin doğuşuna, hem geçişine hem de batışına göre mükemmel konumdalar. Burada eğitimlerimizi aldık. Ben yeni, meraklı, acemi birisi olarak hiçbir şeyi kaçırmamak üzere kendimi biraz da sessizliğime gömdüm; bu şekilde anlayışımı, görmemi, duymamı, kokulamamı... velhasıl hissiyatımın arttığını yüreğimde gördüm.
Uzun uzadıya mekan tanımı yapmayacağım, bahçede hemen hemen her tür o yöreye ait ağaç, çalı, çiçek var. Vakti gelince tomurcuklanıp açan ve karlar altında kalarak gelecek yılı bekleyen çok yıllıklar...
Sevgili eşi Lourdes Hanımın o hafta 25 kişiye mutfaktan karpuz, içecek ve yiyecek yetiştirme çabası, ve tabi ki en mükemmel tadı ile, bir arınma düzeni içinde, programın önemli bir parçasıydı. Bir insan uyumaz mı, günün kaç saati hem şehre inerek, kaliteli sebze ve meyvelerden özenle seçerek alış veriş yapar, bunu günlük planlar ve vakitlice masaya koyar iki yardımcı köy kadını ile birlikte. Şaşırtıcı.
Meraklı okuyucu, -Eee, yediğin içtiğin senin olsun da ne yaptın? diyecektir. Şunu da yazmama izin verin, ana toplanma yeri olan terastaki şu yazıyı buraya almalıyım: "Konuşmadan evvel düşün. Gereği var mı? Gerçek midir? Şefkat barındırıyor mu? Kimseyi incitebilir mi? Sessizliği bozacak kadar değerli mi?"
Yoga'nın tanımı 'nefes' demek -miş. Ben bunu orada öğrendim. Hocanın geliştirdiği yöntemlerle bu pratiği her sabah akşam yaptık yoga fiziki hareketleriyle. Pek eğilip bükülemedim, tahta gibi olmuş bir 'sandalye adamı' olduğumdan olsa gerek. Hoca da, "kafana göre takıl, yapabildiğin kadar yap, nasıl olsa ilerde istediğin gibi olacak" diyerek günümün iyi geçmesini sağladı. Bir de, sanırım 10-12 kişi kayıt olmuş, sadece 3 kişi bizler, gelebilmiştik mazeretsiz eğitime. Böyle 3 kişi kalınca, Adnan hoca beni aradı, böyle bir durum var, ne dersiniz, dedi. Ben de "Hocam karar sizin, kurs yapılmasa da, müsade ederseniz, ben yine gelmek istiyorum, o kapıdan içeri girmek, sizleri tanımak, bir bardak çay içip geri dönmek isterdim Ankara'ya ve bu konuda samimiyim. Benim meselem bu. Ve ayrıca sizleri Derya Özek arkadaşım ve meslektaşım, sizin kursiyerinizdi, bana önerdi, bi gitmelisin, görmelisin, bahçede de işler var, biraz sağı solu düzeltmelisin... Ben bi şekilde mecburum oraya gelmeye..." dedim.
Özel bir çalışma oldu nitekim. Bunu hissettik. Hoca kursu iptal edebilirdi, başka bir tarihe atabilirdi, "bunu yapmak istemedim, telefon konuşmalarından hissettim ki, siz burada olmak istiyorsunuz, ben buna uymak zorundaydım, kararımı böyle verdim" dedi. Bize de koskocaman bir teşekkür etmek kaldı elbette. Kurs partnerlerim iki kız kardeşti. Birisi İstanbul'dan, diğeri İzmit'ten gelmişlerdi. Zihinsel güzel bir uyumla kursu bitirdik. Onları da tanımaktan, anlamaktan mutlu oldum.
Adnan hocanın kitabını (yayınevi; gece kitaplığı) kurstayken almıştım, okumaya da başlamıştım. Şimdi Strasbourg'da okumaya devam edeceğim. Araya başka kitapların girmesi, bu bir okuma alışkanlığı şekli, çünkü notlar alınıyor, üzerinde düşünülüyor vs., maalesef zihin bir yerde 400 sayfada kalamıyor.
Yogi Baba Adnan Hoca'nın kitap içinde büyük puntalarla "....." halinde yazdıkları özlü sözleri buraya alarak, başka bir zamanda, kitabın bir 'hayat biçimi olarak anlattıkları' nı da yazarım diyorum. Hadi başlayalım:
"Hayatta istediğin her şeyi elde edebilirsin, beraberinde getirdiklerini kabul edersen."
"İrade kutsal, zavallılık günahtır."
"İnsan yaşlandıkça anlıyor; kendi kayığını kendin çekmezsen, bir yere gidemiyorsun."
"Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür."
"Coşku, mücadelede, çabada, çekilen acıda yatar; zaferin kendisinde değil..."
"Anladım ki; kötülükle iş birliği yapmamak, iyilikle iş birliği yapmak kadar önemli bir görevdir."
"Yaşam, tüm sanatlardan daha üstündür. Yaşamı kusursuzluğa en yakın olan insanın en büyük sanatçı olduğu söylenir."
"Biz gidiyor muyuz? Geliyor muyuz? Duruyor muyuz? Dünya bizim mi? Kiracı mıyız? Kimiz kimleriz? Neyiz neleriz? Boş mu? Dolu mu? Yarı dolu, yarı boş mu? Başıboş, bomboş muyuz?"
"Gerçek ve tek savaş içimizdedir..."
"Değişmesi gereken başkası değil biziz..."
"Kendine ve başkasına zarar vermeden atılan her adım mubahtır..."
"Günü duayla kapat ki; rüya ve kabuslardan arınmış, huzurlu bir gece geçirebilesin."
"Eğitim yaşamın birçok aşamasında bize yardımcı olur, ama tehlike ve günaha çağrı anlarında hiç işimize yaramaz."
"Gittiğimiz yol zorlu değilse, muhtemelen hiçbir yere ulaştırmayacaktır..."
"Önemli olan kaybetmek değil, kaybederken, edindiğimiz tecrübeyi kaybetmektir..."
"Bence herkes, her sene daha evvel hiç gitmemiş olduğu bir yere gitmelidir..."
"İstediğimiz bir şeyi elde edememek, bazen bizim için kutsanmışlık kadar hayırlı olabilir."
"Hakikat tektir ancak değişik lisanlarla ifade edilebilir..."
"Kaba insan saldırgan, güçlü insan zarif olur..."
"Kişinin yaşam kalitesi bilgeliğinin kullanılan miktarına eşittir..."
"Köklerine bakmaksızın, bütün insanları sadece insanlıklarıyla hüviyetlendirmeliyiz."
"Bir şeyler yapmaya çalışmak, ne yaptığından daha fazladır."
"Üstat yeni bir şey öğretmez, kişinin içindeki bilgiyi hatırlatır..."
"Dışımızdaki savaş korkuyu, egoyu ve nefreti körükler. İçimizdeki savaş törpüler..."
"Aydınlanmış kişi az konuşur, öz konuşur..."
"Aydınlanmak için arınmak, her nefeste şükretmek ve sabırlı olmak gerekir..."
"Düşün, uyan, arın..."
"Üstadın işi; istekli kişinin içindeki hakikat ateşini yakmaktır..."
"Sevgi sadece vermektir. Almak; verini mutlu etmek içindir..."
"Biz, gerçekte maddeyle örtülü ışıktan varlıklarız..."
"Güç; zerafet, cesaret ve sevgi. Zafiyet; korkaklık, kabalık ve bencilliktir..."
Hocanın anlatısıyla, Yoga 8 basamakta anlatılır ve yapılır:
İlk iki basamak Yama-Niyama (Ahlaki)
Üçüncü Asanlar (Fiziksel hareketler)
Dördüncü Pranayama (Nefes çalışmaları)
Beşinci Prathayara (Biyoenerji ve içe dönme-kundalini)
Altıncı Dharaba (Konsantrasyon, dinlenme)
Yedinci Dhayana (Meditasyon)
Sekizinci Nirvana (Aydınlanma)
Adnan hocamız bizlerde tek tek ne gördü bilemem!
İnsanı 'kazımak' lazım, kazımak. Altında neler var kim bilir? Benim işim 'Hikaye Avcısı' lık. İnsanları ancak ve ancak doğasıyla birlikte seviyorum.
Zülfü Livaneli'nin 'Deryadan Habersiz Mahiler' başlıklı bir yazısındabelirtir, Yunancada 'arınma' anlamına gelen 'cathar' kelimesinden türetiyorlar isimlerini Cathar Şövalyeleri. Fransız ordusu büyük bir kuşatmayla Montsegur Kalesi'ni yerle bir ediyor. Katliamdan kaçan halk İtalya'ya kaçıyor. 15. yüzyılda bu halk kaybolup gidiyor. Ta ki Umberto Eco onları inceleyip 'Gülün Adı' adlı kitabına alana kadar.
İlgi alanlarınız sadece siyaset, televizyon, günlük yaşamın hengameleri, magazin ve medya dünyasıyla sınırlı kalınca düşünemiyoruz bile ülkenin değerli insanlarını. Hocamızın kitabını kaç kişinin okuduğunu tahmin edersiniz? Mesele senin, benim onun okumuş olması değil, toplamda Türkiye'de kaç kişi okumuştur, benim sorum budur. Aydınlanma ve iyilerin yanında olma okumayla çok çok ilişkilidir. Ulusal değerler, dini değerler, bölgesel değerler, geleneksel değerler, çağdaş değerler, insani değerler... okumayla Azizim, okumayla.
Saygı ve sevgiyle kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder